Akıl, Tanrı ve Türkiye Hk.
Aklı işleterek Yaratıcıya inanmak, geleneksel biçimde ve alışkanlıklarla inanmaktan çok ama çok daha zor bir iş. Örnek: "Kuran"da örtünme (tesettür) de geçer, suların perdeyle ayrıldığı da (Akdeniz ile Atlantik Okyanus). Kuran, akıl yürüterek Tanrıya ulaşmaktır. Değilse kitaba gerek olmazdı. DNA'lar kodlanır biz de biyolojik birer robot gibi gece gündüz Hatim indirir, namaz kılar, tüm kazandıklarımızdan birbiririmiz için harcardık. Tıpkı bir kedinin kendinden ufak ve hareketli şeyleri kovalaması gibi. DNA'sında var. Ama Tanrı öylesini tercih etmemiş kudreti yettiği halde. Neden? İste bunu sorgulamak için de akıl diye bir enstrüman vermiş insana. Kuran "denizleri perdeyle ayırdım" (Furkan-53) deyince, kimse denizde perde aramıyor. Denizlerdeki tuz yoğunluğu farkından karışmadığını kabul ediyor . Bilim öyle diyor. Bütün Müslüman alemi de "bak gördünüz mü kutsal kitabımızda da böyle yazıyor zaten" diyor ve bu tespite alkış tutuyor, Kur